Sağlık Turizminde USHAŞ Dönemi Başladı
klinikiletişim‘in 7. sayısı sağlık turizmi temasıyla okurlarıyla buluştu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, sağlık turizmi kapsamında ülkeleri dışına çıkan yıllık 30 milyon insan trafiğinden söz ediliyor.
Dünyadaki sağlık turizmi harcamaları ise yaklaşık 500 Milyar Dolar ile ifade ediliyor.
Bakanlığın 2018 yılı ilk 6 aylık verilerine göre, sağlık turizmi kapsamında Türkiye’ye gelen turist sayısı 178 bine yakın. Bunun çoğu, 178 bine yakını (yüzde 67) özel hastanelere gelmiş, ortalama 56 bini de (yüzde 24) kamu hastanelerini tercih etmiş. Pastanın yüzde 9’unu da üniversite hastaneleri oluşturuyor.
En Çok Başvuru Deri ve Zührevi Hastalıklara
2018 yılı ilk 6 ay medikal turizm kapsamında hizmet alan hastaların geldikleri ilk 10 klinik sırasıyla: Deri ve zührevi hastalıklar, göz hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum, tıbbi onkoloji, iç hastalıkları, estetik cerrahi, ortopedi ve travmatoloji, genel cerrahi, kardiyoloji ve son olarak kulak burun ve boğaz.
USHAŞ Yurt Dışında Hastane Açabilecek
Sağlık turizmi, artık sadece özel hastanelerin değil kamunun da gelir kapısı! Geçtiğimiz günlerde yasal mevzuatı tamamlanarak hayata geçirilen Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (USHAŞ), sağlık turizmine ilişkin politika ve stratejiler üretmek üzere kuruldu. Uluslararası hasta kabul eden işletmelerin hizmet standartları ve akreditasyon kriterleri artık USHAŞ’ın sorumluluğunda olacak; şirket bu konuda Bakanlığa önerilerde bulunacak.
Kamunun bu atılımı ile Türkiye, sağlık turistini sadece kendi ülke hastanelerine kabul etmekle kalmayacak; hastanecilik tecrübe ve birikimlerini yurtdışına taşıyacak.
Yurt dışında sağlık kuruluşu açmak, işletmek, ortaklık kurmak ve iş birliği yapmak gibi faaliyetler USHAŞ tarafından koordine edilecek.
Sağlık turizmi pastasına kamunun da ortak olması özel sektör yatırımcılarını tahmin edileceği üzere pek memnun etmiyor. Gelir kaynağı bir yana bırakılırsa USHAŞ’ın sağlık turizmi yapan hastaneler ve özellikle aracı şirketlere yetkilendirebilecek olması sevindirici bir gelişme… Bu alanda faaliyet gösteren aracı kurumlar yerli turiste bile güven vermekten uzak!
USHAŞ İLE 1 MİLYONDAN FAZLA SAĞLIK TURİSTİ HEDEFLENİYOR
“Sağlık Bakanlığına öneride bulunmak üzere kurulan Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (UHSAŞ) aracılığı ile ülkemize 1 milyondan fazla sağlık turistinin çekilmesi planlanmaktadır”
“Yetki belgesi alan tesisler arasında ilk sırayı 250 adetle özel hastaneler, tıp merkezleri ve poliklinikler alıyor. Yetki belgeli seyahat acentelerinin sayısı ise 18. Yetki belgesi verme yetkisi bundan sonra USHAŞ‘ta”
“2014 yılı verilerine göre; ilk sırada Tayland yer alırken; Meksika 3 milyar ABD Doları ile dünyanın en büyük ikinci sağlık turizmi destinasyonu!”
“Malezya dermatoloji, Almanya onkoloji, Kosta Rica diş bakımı, Meksika diş hekimliği, Brezilya yağ aldırma, Macaristan diş beyazlatma, Birleşik Arap Emirlikleri obezite ameliyatları, Polonya diş implantı ve Türkiye göz operasyonları, spa ve wellness, saç ekimi, kozmetik cerrahi gibi nedenlerle daha çok talep görüyor”
Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. Md. ve Türkiye Sağlık Turizmi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLU, klinikiletişim’in sorularını yanıtladı.
Dünya pazarı düşünüldüğünde sağlık turizminde hangi ülkeler ön plana çıkıyor?
Sağlık turizmi alanında yapılan çeşitli çalışmalarda dünyada sağlık turizmi cirosunun yaklaşık 100 milyar USA doları olduğu belirtilmekte ve sektörün diğer turizm türlerinden daha fazla büyüdüğü (her yıl % 20’lere varan oranlarda) tahmin edilmektedir. Son beş yıldaki artış, beklentilerin oldukça üstünde gerçekleşmiştir.
Dünya pazarı düşünüldüğünde sağlık turizminde özellikle Latin Amerika ve Asya lider bölgelerdir. 2014 yılı verilerine göre; birinci sırada Tayland yer alırken; Meksika 3 milyar ABD Doları ile dünyanın en büyük ikinci sağlık turizmi destinasyonu durumundadır. Malezya dermatoloji, Almanya onkoloji, Kosta Rica diş bakımı, Meksika diş hekimliği, Brezilya yağ aldırma, Macaristan diş beyazlatma, Birleşik Arap Emirlikleri obezite ameliyatları, Polonya diş implantı ve Türkiye göz operasyonları, spa ve wellness, saç ekimi, kozmetik cerrahi gibi nedenlerle daha çok talep görmektedir. Her ne kadar Tayland, Meksika, Hindistan, Malezya gibi ülkeler sağlık turizmi açısından dünya pazarında söz sahibi olsalar da, özellikle ileri teknoloji gerektiren alanlarda sağlık turizminden hala ABD büyük pay almaktadır.
Bunların arasında Türkiye için rol model olabileceğini düşündüğünüz uygulama örnekleri var mı?
Türkiye’de sağlık turizmi açısından en büyük problem uluslararası ve profesyonel aracı kurumların henüz bu alana yeterince girmiş olmamalarıdır. Bu sebeple Avrupa ülkelerinden özellikle aracı kurumların kurulması, finansal destekler, mevzuat, pazarlama gibi alanlarda iyi uygulama örnekleri incelenip ülkemize uyarlamalar gerçekleştirilebilir.
Ülkemizin gerek termal su kaynaklarının zenginliği ve gerekse doğal güzellikleri ve uygun iklim koşulları, zengin bitki florası nedeni ile sadece medikal tedavi değil termal turizmi, ileri yaş ve engelli turizmi, geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanları da özellikle faaliyet gösterilmesi gerek alanlardır. Bu alanlar arasında entegrasyon sağlanarak ürün zenginliği artırılabilir.
Örneğin Hindistan’ın ABD ve diğer gelişmiş ülkelerde yetişmiş sağlık personelini ülkesine geri getirme konusunda izlediği politikalar, vize kolaylıkları, ülkelerin dini ve kültürel yapısına uygun destek hizmetlerini zenginleştirmesi (gastronomi alanında helal hastaneler sertifikasyonu, geleneksel tıp uygulamaları gibi), ABD’nin yaptığı gibi ileri araştırma laboratuvarları ve teknolojik altyapı çalışmalarına verilen destek politikaları gibi uygulamalardan yararlanılabilir.
Sağlık turizminde sayının artırılması yanı sıra, ekonomik ve sosyal profili üst standartlarda olan hastaların ülkemize sağlık turisti olarak getirilmesi de amaçlanmalı. Hasta hakları ve etik konularında gerekli hassasiyet gösterilmeli.
ABD ve Avrupa ülkelerinden bakıldığında, Türkiye’de sağlık hizmet sunumu kalite ve fiyat rasyosu açısından nasıl bir profil çiziyor?
Sağlık turizminde, belirli sağlık hizmetleri için başka bir ülkeye gitmek, kendi ülkesine kıyasla ve ihtiyacı olan tedaviye göre sağlık turistine %60 ile %80 oranlarında fiyat avantajı sunmaktadır.
Ülkemizde tedavi ve ameliyat ücretleri ABD ve Avrupa’daki ülkeler ile kıyaslandığında oldukça uygun düzeydedir. Medikal turizmin en önemli alanlarından biri olan tüp bebek tedavisi ABD’de 15-16 bin dolara gerçekleştirilirken, Türkiye’de bu rakam 2 bin 600 dolara düşmektedir. Lazer ile göz kusurlarının giderilmesine yönelik gerçekleştirilen ameliyatların fiyatları Avrupa ülkelerinde 4.000 ila 8.000 euro arasında değişirken, ülkemizde ortalama 600 euro kadardır. Bir başka örnek daha verecek olursak Avrupa ülkelerinde bypass 25. 000 euro iken, ülkemizde bu rakam 10.000 dolara düşmektedir.
Burada özellikle şunu vurgulamak isterim ki, ülkemizdeki işlem fiyatları düşük olmasına rağmen, hizmet kalitesi oldukça yüksektir. Medikal turizm ile uğraşan sağlık merkezleri ABD ve Avrupa’daki tıbbi teknoloji ve tanı-tedavi yöntemlerindeki gelişmeleri oldukça yakından takip etmektedir. Bu konuda karşı karşıya kalınan dezavantajlı durum ülkemizde fiyat tarifelerinin diğer ülkelere kıyasla daha uygun olmasına ve hizmet kalitesinin oldukça yüksek olmasına rağmen hala “turistin sağlığı” hizmetlerinin sağlık turizminin önünde yer almasıdır. Bir başka dezavantajlı durum ise medikal turizmin yaygınlaşması yanında spa-wellness, yaşlı turizmi gibi farklı sağlık turizmi alanlarının henüz istenilen düzeye ulaşmamış olmasıdır. Örneğin ülkemizdeki kaplıca ve şifalı su merkezleri sayı ve nitelik açısından yeterli olmasına rağmen hala yeterli sağlık turistini çekememektedir. Medikal turizm dışında kalan sağlık turizmi türlerinin kalkındırılmasının ülkemiz açısından önem arz ettiğini düşünüyorum.
Bir başka dezavantajlı durum ise, hastanelerimizin web sayfalarındaki yetersizliklerdir. Bu durum tanıtım, reklam ve pazarlama alanında da önemli eksiklikler olduğunun bir göstergesidir.
Sağlık turizminde niceliksel sağlık turistlerden ziyade “nitelikli sağlık turistlerin” (ekonomik ve sosyal profili yüksek turist) getirilmesi için stratejiler geliştirilmeli nadir hastalıklar gibi niş pazarlara yönelinmelidir. Türkiye’nin imajını güçlendirecek inovatif kampanyaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Önemli bir konu da hasta ve yakınlarının memnuniyetidir. Çünkü tatmin olmuş bir hasta o hastane ve ülke için en etkili reklam aracıdır. Literatürde hastaların ülke ve hastane seçiminde ülkelerin sahip oldukları imajı yanı sıra hastane hakkında başvurdukları bilgi kaynakları gelmektedir. Bilgi kaynağı olarak ise en sık başvurdukları referans kaynakları arasında web sayfaları, internet, sosyal medya ve ağızdan ağıza reklam gelmektedir.
Sağlık turizmi özelinde kamu ve özel iş birliği olanakları neler olabilir?
Sağlık turizmi açısından onkoloji, genetik gibi spesifik alanlarda uygulanacak tanı-tedavi uygulamalarında kamu ve özel sektörün iş birliği sunulacak hizmet kalitesi açısından katkı sağlayabilir. Öte yandan özel sektörde yer alan yüksek donanımlı laboratuvarlar kamu hastaneleri tarafından da kullanılabilir.
Sağlık Bakanlığı politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sağlık Bakanlığı sağlık turizminde ülkemizin öncü olabilmesi için başarılı politikalara imza atmaktadır. Sağlık hizmetleri genel müdürlüğü sağlık turizmi daire başkanlığı tarafından 2017 yılında Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik yayınlanmıştır. Bu yönetmelikte amaç, uluslararası sağlık turizmi ve turistin sağlığı kapsamında uluslararası düzeyde sunulan sağlık hizmetlerinin asgari hizmet sunum standartlarının belirlenmesi, uluslararası sağlık turizmi hizmetlerinde faaliyet yürütecek sağlık kuruluşları ile aracı kuruluşların yetkilendirilmesi ve bu faaliyetlerin denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Öte yandan uluslararası sağlık hizmetleri alanında ülkemizin tanıtımını yapmak, kamu ve özel sektörün sağlık turizmine yönelik faaliyetlerini desteklemek, uluslararası sağlık hizmetlerine ilişkin politika ve stratejiler ile hizmet sunum standartları ve akreditasyon kriterleri konusundan Sağlık Bakanlığına öneride bulunmak adına Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (UHSAŞ) Kurulmuştur. Söz konusu şirketin kurulmasına ilişkin 7146 No’lu Kanun 26.7.2018 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete ile yürürlüğe girmiştir.
USHAŞ aracılığı ile ülkemize 1 milyondan fazla sağlık turistinin çekilmesi planlanmaktadır. Ayrıca uluslararası sağlık hizmetlerinin kamu sağlık kuruluşlarında verilmesini teşvik etmek amacıyla sağlık çalışanlarının motivasyonlarını yükseltmek amacıyla ek ödeme kriterlerinde değişiklik yapılmıştır. Şehir hastanelerinin açılmasıyla sağlık turizmi yapabilme potansiyelimiz çok daha fazla artacaktır. Bunun için özel hastanelerde istihdam edilen yetenekli hekimler ve diğer sağlık profesyonelleri yapılacak olan protokoller ile şehir hastaneleri ve üniversite hastanelerinde de çalışma imkanına kavuşacak böylece kamunun kapasitesinde artışlar sağlanmış olacaktır.
Türkiye’de geliştirilmesi ve yatırım yapılması gereken hizmet alanları nelerdir?
Sağlık Bakanlığı 2017 Faaliyet Raporuna göre Sağlık Turizminin Geliştirilmesi Programında ülkemizin sağlık turizmi hedefleri şu şekilde belirtilmiştir:
- Termal turizmde 100 bin yatak kapasitesinin oluşturulması, 1,5 milyon (600 bin tedavi amaçlı) yabancı termal turiste hizmet sunulması, 3 milyar US$ gelir elde edilmesi
- Medikal turizmde dünyanın ilk 5 turizm merkezi içerisinde yer alınması, 2023 hedefleri doğrultusunda 1 milyon sağlık turisti sayısı ve 20 milyar dolarlık gelir elde edilmesi
- İleri yaş turizminde 10 bin yatak kapasitesi oluşturulması, 150 bin yabancı turistin ülkemizi ziyarete gelmesi
Dünya genelinde doğumda beklenen yaşam süresinin artması, yaşlı nüfusun yaygınlaşması, beslenme-yaşam tarzı gibi durumlardaki değişiklikler insan sağlığını etkilemekte ve karşı karşıya kalınan hastalıkların çeşidini arttırmaktadır. Örneğin kanser vakaları yıllar içerisinde artış göstermekte, yaşlılığa bağlı olarak Alzheimer-demans gibi mental hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır. Buradan hareketle
Yaşlı ve engelli turizmi yanı sıra ileri teknoloji gerektiren gen tedavisi, nadir hastalıklar, organ nakli, kök hücre tedavisi, Onkoloji, diş ve obezite cerrahisi, kozmetik cerrahi ve diğer niş alanlara yönelik hizmetlere yatırım yapılmasının sağlık turizmine fayda sağlayacağı görüşündeyim.
Derneğiniz, sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara ne tür destekler sunuyor?
Türkiye Sağlık Turizmi Derneği olarak amacımız Sağlık Turizminin ülkemizde hak ettiği değeri kazanarak Ülke kalkınmasına sağlık alanında hizmet etmek, konu ile ilgili sektör ve talepçiyi buluşturmak, sistematik bilgi ve bilgi kaynağına ulaşımı sağlamaktır. Derneğimiz Sağlık Turizmi sektöründe faaliyet gösteren meslek kuruluşları, STK’lar, özel kuruluşlar ve resmi kurumların iş birliğini temin etmekteyiz. Dernek olarak uluslararası sağlık turizmi kongreleri düzenlemekteyiz (bu yıl 8.sini Kuşadası’nda 51 ülkeden yaklaşık 400‘ü yabancı, 300‘ü yerli olmak üzere 700 yakın katılımcının, 58 panelistin katılımı ile gerçekleştirdik), sertifikalı eğitim programları (sağlık turizmi işletmeciliği, sağlık turizmi otel işletmeciliği ve gastronomi vb) uluslararası çalıştaylar, yurt içi ve yurt dışı fuar organizasyonları, uluslararası makale yarışmaları, sağlık turizmine danışmanlık desteği, ulusal ve uluslararası projeler yürütmekteyiz. Yaptığımız bu etkinlikler ile ulusal ve uluslararası tüm paydaşları bir araya getirerek sağlık turizmine bilimsel bir bakış açısı ile yaklaşılmasını ve deneyimlerin paylaşılmasını sağlamaktayız. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı ile de derneğimiz iş birliği içindedir.
Sektörde faaliyet gösteren aracı kurumlar ve seyahat acentelerinin niteliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizde uluslararası ölçekte hizmet sunan yeterli bir aracı kurum ve seyahat acentesi alt yapısı maalesef çok az sayıda bulunmaktadır. Oysaki bu hizmetler daha yetkin ve profesyonel aracılarla yerine getirildiğinde sağlık turisti sayısının artacağını ve ülkemizdeki sağlık turizmi ile ilgili faaliyetlerin pazarlama ve tanıtım çalışmalarının çok daha etkili hale geleceğini düşünüyorum.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Dairesi Başkanlığı, Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik kapsamında, yetki belgesi almaya hak kazanan sağlık tesisleri ve bu turistleri getirebilecek seyahat acenteleri belirlendi.
Geçen yıl 13 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik kapsamında yetki belgesi başvurusu için tanınan bir yıllık süre, 13 Temmuz tarihi itibariyle doldu. Bu süre kapsamında başvuru yapan kamu ve özel hastaneler, tıp merkezleri, poliklinikler, vakıf ve kamu üniversitelerinin hastaneleri ile aracı kuruluşlar olmak üzere toplam 268 kuruluşa yetki belgesi verildi.
Yetki belgesi alan tesisler arasında ilk sırayı 250 adetle özel hastaneler, tıp merkezleri ve poliklinikler alıyor.
Sağlık tesislerinde tedavi amaçlı yurt dışından getirilecek turistler için yetki belgesi alan aracı kuruluşlar, yani seyahat acentelerinin sayısı ise 18 oldu.
Uluslararası sağlık hizmetleri alanında faaliyet gösteren kurumlara yetki belgesi verme yetkisi bundan sonra yeni kurulan USHAŞ‘a verilmiş durumda.
Sağlık turizmi mevzuatında acilen iyileştirilmesi, düzeltilmesi gereken hususlar sizce nelerdir? Mevzuat düzenlemesi, güncelde yaşanan sorunları önleyici tedbirlerin en önemlisi midir?
Sağlık turizmi açısından mevzuat en önemli yapı taşıdır. Çünkü mevzuat hükmü bağlayıcı nitelikte olduğundan hem ülkesinden ayrılıp kilometrelerce yol katedip sağlık hizmeti almaya gelen sağlık turistleri hem de hizmet sunucularının haklarını korur, sorumluluklarını belirler, hizmet standardını oluşturur. Sağlık çalışanlarının motivasyonlarını arttırmak hizmet kalitesi üzerinde olumlu etki yaratmaktadır. Dolayısıyla son dönemde yapılan sağlık turizmi hizmetleri sonucunda alınacak ek ödemelerin iyileştirilmesi orta vadede etkisini gösterecek bir düzenleme olduğunu düşünmekteyim. Ancak şu konuya vurgu yapmak isterim ki, kamu ve özel hastanelerde sağlık turistlerine yönelik hizmetleri sunacak sağlık çalışanlarının bilgi-beceri niteliklerinin geliştirilmesi için gerekli düzenlemelerin hızlı bir şekilde yapılması, bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.